Tezekten mi, nükleerden mi?
Birileri, bir yandan AB kapısında “bizi içeri alın” diye yırtınırken; diğer yandan AB'ye giriş biletinde yer alan yenilenebilir enerji (Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi,biyokütle, jeotermal vs...) kullanımın arttırılmasını es geçiyor.
Oysa , enerji pazarının 10 yıllık sürecini analiz eden Growth Consultancy & Research (Büyüme Danışmanlığı ve Araştırma) kuruluşlarından Frost & Sullivan`a göre hidroelektrik dışında rüzgar, güneş, biyokütle ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının 2010 yılında yüzde 3.6 olan küresel payının 2020 yılında yüzde 7.7`ye, 2030 yılında ise yüzde 12.6`ya yükselmesi öngörülüyor. Araştırmaya bağlı olarak basında çıkan haberler de Türkiye`de güneş, rüzgar ve jeotermal enerjinin ön plana çıkacağına dikkat çekiyor.
Aynı raporda; Dünyada biyokütlenin birçok hükümet tarafından yenilenebilir enerji kaynaklarına ulaşmada çekici bir alternatif olarak görüldüğünden de bahsediliyor. Bu çerçevede de Danimarka, Polonya ve Hollanda gibi ülkelerin, biyokütlenin kömür yakmaktan çok daha ucuz olduğu gerçeğine vardığına değiniyor.
Dönelim yine ülkemize...
Her nedense dünya yenilenebilir enerji diye tuttururken, AB için direnen ülkemizde nükleer enerji santralleriyle (Mersin ve Sinop'a kurulması planlanıyor )enerji üretilmesi için adeta savaş veriliyor. Japonya'dan sonra birçok ülkenin bu alandaki yatırımlarından vazgeçtiği günümüzde, elimizden “büyüklerimizin elbet bir bildiği vardır demekten başka bir şey gelmiyor.
Sonuçta, bir rapor biyokütle ve diğer yenilebilir kaynaklarını ön plana çıkaradursun, bir bakanımız da nükleer santralin yapılacak olmasını “Tezekten mi enerji üreteceğiz” yanıtıyla savunuyor.
Ne diyelim, bu da bizim ülkenin ileri görüşlü ve diğer ülkelerden bir adım önde olmasından kaynaklanıyor olsa gerek(!) Pardon, birileri AB mi demişti?
Etiketler: Sadece yazdım
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa