Çin ve nadir elementleri
Maden ve mineraller bakımından zengin olan Çin, hidroelektrik güç potansiyeli ve kömür rezervlerinde de başı çekiyor. Madenlerin yüzde 60'ının devlet tarafından işletildiği ve 1994 yılında altın madenciliğinde yabancı ortaklığa izin verilen ülke, 5. büyük altın üreticisi olarak nitelendiriliyor.
Son yıllarda bakır, çelik ve nikel ithalatında önemli artışlar kaydeden Çin, toplam enerji ihtiyacının yüzde 70'ini kömürden karşılıyor. Ancak, kömürün kalitesinin düşük olmasının yanı sıra ülkenin güneyinde bulunan doğal gaz rezervlerinin de işlerlik kazanmaması ülkeye dezavantaj sağlıyor.
Diğer yandan dünya genelinde nadir toprak elementlerinin yüzde 95'sini tekelinde bulunduran Çin, ihraç ettiği bu elementlerle diğer ülkelerin de odak noktası oluyor. Peki bu elementler neden bu kadar önemli? Bu elementlerden rüzgar türbinlerinden elektrik üretilmesinde yararlanıldığı gibi hibrid otomobillerinin motorlarından, füzelerin yapımına kadar birçok alanda da faydalanılıyor. Kaldı ki, ekonomide önemli reformlara imza atan Deng Şiaoping’in” Orta Doğu’nun petrolü, Çin’in ise nadir elementleri var“ sözleri de bu elementlerin dünya için önemini gözler önüne seriyor.
Şüphesiz, yüksek teknolojili sanayilerin ihtiyacı olan vanadyum, titanyum, germanyum, galliyum, polikristalin ve silicon madenlerinin üreticisi ve ihracatçısı olan ülke, elindeki bu kozu iyi değerlendiriyor. Kaldı ki, 15 yıl gibi sürede bu elementlerin tükeneceği varsayımından yola çıkan Çin, yakın dönemde bu elementlerin ihracatını kısarak, bu konuda kendisine bağımlı olan ülkelere karşı elini güçlendirmiş oldu.
Temiz enerji faaliyetleri
Elindeki gücün kalıcı olmadığının farkında olan Çin, tedbiri elden bırakmıyor. Kaldı ki, Beş Yıllık Kalkınma Planı ile gelecekte hidroelektrik, nükleer, rüzgâr ve güneş enerjilerini kapsayan temiz enerji sektörünü geliştireceğini açıklayan Çin, 2011-2015 yılları arasında 40 milyon kilovat üretim kapasiteli nükleer enerji çalışmalarına başlamaya hazırlanıyor. Temiz enerji faaliyetlerinin ele alındığı Dünya Bankası verilerinde, ülkenin 2020 yılındaki rüzgar enerjisi santrali (RES) hedefinin 30GW (brüt ağırlık) olduğuna dikkat çekiliyor. Diğer yandan kırsal alanda 400 bin hanede güneş enerjisi uygulamasının yapılmasının planlandığının belirtildiği “Dünya Enerji 2010” (World Energy 2010) araştırmasını hazırlayan Uluslararası Enerji Ajansı(IEA) ise, düşük karbonlu teknolojilerde pazar lideri haline gelen Çin'in, pazarda kilit rol üstleneceği kanısında.
Araştırmaya göre, düşük karbonlu teknolojilerin fiyatlarını düşürecek olan Çin, bu sayede diğer ülkelere de fayda sağlamış olacak. Çin'de kümülatif küresel ilavelerle 2035 için seçilen teknolojilerin payının ise; güneş enerjisinde 85GW, RES'te 335GW; nükleer enerjide 105GW olması planlanıyor. Diğer yandan 2010-2035 yılları arasında da Çin'in kümülatif karbon emisyonun payını yüzde 32 olarak azaltması bekleniyor.
Etiketler: Enerji Durakları
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa