Yenilenebilir Enerji Yatırımlarında Artış
Hızla yükselen petrol fiyatları, değişen iklim koşulları ve arz açığı gibi birçok sorunun çözümü yenilenebilir enerji kaynaklarında aranırken, bu kaynaklar bakımından zengin olan Türkiye’deki birçok firma da proje yatırımlarını bu alana kaydırıyor. Büyük avantaj sağlayan yenilenebilir enerji kaynakları etkin şekilde değerlendirildiği ve akıllı yatırımlar yapıldığı taktirde, Türkiye’nin hem petrolde dışa bağımlılıktan kurtulabileceği, hem de yenilenebilir enerjide ihracatçı konumuna gelebileceği belirtiliyor. Ancak yüksek maliyetli bu proje yatırımlarının finansmanının nasıl sağlanacağı ve bankaların burada nasıl bir rol üstlenecekleri gibi soruların yanıtları büyük önem taşıyor.
Senaryo çalışması
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. (TSKB) Kurumsal Pazarlama Müdürü Funda Gürel; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), son yıllarda elektrik tüketimi artışının yanı sıra nüfus artışı, şehirleşme ve yaşam standartlarındaki göreceli iyileşmeyi de göz önüne alarak, iki senaryo çalışması yaptığına dikkat çekiyor. Buna göre yüksek senaryoda; yıllık yüzde 8,1’lik; düşük senaryoda ise yıllık yüzde 6,3’lük tüketim artışının öngörüldüğünü vurgulayan Gürel, 2009-2010 itibariyle beklenen elektrik açığının kapatılabilmesi için, 2016’ya kadar ek 25-30 GW’lık yaklaşık 35 milyar ABD Doları tutarında yatırım yapılması gerektiğinin de altını çiziyor.
Garanti Bankası Proje ve Satınalım Finansmanı Birimi Koordinatörü Ebru Dildar Edin de, Türkiye'nin toplam enerji ihtiyacının, artan nüfusu ve büyüyen ekonomisi ile GSYİH’den daha hızlı artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Edin’e göre, elektrik enerjisinin toplam kurulu kapasitesi 40,000 MW civarındayken, yüksek oranda artan elektrik talebini karşılayabilmek için, Türkiye’nin, her yıl 2500-4000 MW arasında ilave yatırıma ihtiyacı bulunuyor.
Enerji yatırımları
Özel kurum ve kuruluşların sektöre yeni girmeye başladığı Türkiye’de, petrol fiyatlarının hızla artmasıyla, arz açığının oluştuğunu belirten İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Abdurrahman Satman; Türkiye’de enerji kaynaklarına yapılan yatırımların önem kazanmasını, bu kaynaklar bakımından zengin sayılmasının yanı sıra iklim değişikliği, küresel ısınma nedeniyle fosil yakıtlardan kaçışına bağlıyor. Bununla beraber Satman; Türkiye’nin, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının arama ve üretim yatırımlarını yaparken, fosil kaynak aramalarını da sürdürmesi gerektiğinin de altını çiziyor.
Diğer yandan, Zorlu Enerji Genel Müdür Yardımcısı Sinan Ak’a göre, sektörde yatırımların artmasında; yüksek sera gazı salınımı sebebiyle yaşanan iklim değişikliklerini önleme çabalarının yanı sıra, yenilenebilir enerji projelerine sağlanan teşvik ve yakıt maliyetlerinin de etkisi oluyor.
2005’te yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretim amaçlı kullanımına ilişkin 5346 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinin, enerji yatırımlarına yönelişteki ilk sebep olduğunu vurgulayan Edin, “Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun (YEK) katkısıyla, hidroelektrik ve rüzgâr enerjisi santralleri ağırlıklı olmak üzere, bankalar tarafından yenilenebilir enerji projelerine sağlanan desteğin de her geçen gün arttığı görülüyor. Şubat 2007’de revize edilen YEK kapsamında sağlanan avro bazlı alım garantisiyle, yenilenebilir enerji projeleri için fiyat ve alım riskinin de önemli ölçüde ortadan kalkmasıyla bu alana sağlanan finansman tutarında da büyük bir artışın olduğu gözleniyor” diyor.
Yenilenebilir enerji projelerindeki bir diğer önemli noktanın da karbon emisyon ticaretinin gerçekleştirilebilir hale gelmesi olduğunu belirten Edin sözlerini şöyle sürdürüyor; “Türkiye, Kyoto’ya taraf olmadığı için, Türkiye’deki yenilenebilir enerji projelerine ait karbon sertifikaları Zorunlu Karbon Piyasaları’nda (ZKP) satılamıyor. Ancak Türkiye’deki yenilenebilir enerji projelerine ait karbon sertifikalarının gönüllü piyasalarda satışı mümkün. Türkiye’nin Kyoto Protokolü’nü imzalamasının ardından, Türkiye’de de ZKP kurulması gündeme gelecek ve yenilenebilir enerji projelerinin ZKP’de yapacağı satış imkânı ve daha yüksek fiyatlar sayesinde, yenilenebilir enerji projelerinin elde edeceği gelir oldukça artacak. Bütün bu faktörler, yenilenebilir enerji projelerinin tüm enerji projelerine sağlanan finansmandan aldığı payın artmasına katkı sağlamaktadır”.
Yatırım projeleri
TSKB Kurumsal Pazarlama Müdürü Funda Gürel, Türkiye’de 2003-2008 döneminde enerji sektöründe çok az miktarda yeni yatırım gerçekleşmesinin başlıca neden olarak, 2002-2005 döneminde kapasite fazlası olmasını, kapasite fazlasının açığa dönüştüğü 2006 sonrasında ise satış fiyatları ve elektrik satışı ile ilgili belirsizlikler nedeniyle, yatırımların hız kazanamamasını gösteriyor. 2008 başından itibaren elektrik piyasası ile ilgili koşullarda olumlu beklentilerin arttığını, yatırım projelerinin hızlanmaya başladığını vurgulayan Gürel, bu sözleriyle, firmaların yatırıma ayırdıkları bütçelerin, enerji ve finansman piyasasındaki koşullarla ilişkili olduğuna dikkat çekiyor.
Finans piyasalarındaki likidite bolluğunun sona ermesiyle, finansman maliyetlerinin de artmaya başladığına işaret eden Gürel, sözlerine şöyle devam ediyor: “Gelişmekte olan ülkelerdeki özel sektör katılımlı yatırımlarda da, 2001-2005 döneminde, 1996-2000 dönemine kıyasla daralma olduğu görülüyor. Elektrik tüketimi hızla büyüyen Çin, Hindistan, Endonezya gibi ülkelerdeki yatırımlar, bu düşüş trendinin dışında kalırken, 2005 sonrasında ise gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin yatırımlarında artış gözleniyor.”
Uluslararası niteliklerinden dolayı piyasaya hâkim gelişmiş ülke firmalarının yüksek bütçeye sahip olduğunu vurgulayan İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Abdurrahman Satman’a göre, Türkiye’de hükümetin, enerji sektörüne bütçe ayırması ve özel sektörü de enerji sektörüne yatırım yapacak şekilde desteklemesi gerekiyor.
Yatırımcı firmaların Türkiye enerji sektörüne ayırdıkları bütçenin büyüklüğünün her geçen gün artış gösterdiğini belirten Garanti Bankası Proje ve Satınalım Finansmanı Birimi Koordinatörü Ebru Dildar Edin ise, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’nin son dönemdeki toplam yatırımları içerisinde enerji sektörüne ayırdığı payın daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor.
Maliyetli projeler
Finans açısından değerlendirildiğinde, yüksek maliyetli projelerin en önemli sorununun; üretilen elektriğin satışı ve fiyatlandırılması ile ilgili belirsizlikler olduğunu ifade eden Funda Gürel’e göre; piyasada düzenleme ve planlamadan sorumlu kamu otoritelerinin gerekli önlemleri alması gerekiyor. Nükleer santrallerin yanı sıra büyük ölçekli kömür ve büyük barajlı hidroelektrik santrallerinin; maliyeti yüksek yatırımlar olduğunu söyleyen Gürel, doğal gaz santrallerini ise, yatırım maliyetleri daha düşük ancak işletme döneminde hammadde giderleri yüksek ve değişken yatırımlar olarak nitelendiriyor.
Yüksek risk içeren hemen hemen tüm projelerin bütçelerinin de yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Abdurrahman Satman da, nükleer ve hidroelektrik santral yapımının diğer yatırımlardan fazla bütçe gerektirdiği hususunda Gürel ile aynı görüşü paylaşıyor.
Bununla beraber, başta güneş enerjisi olmak üzere, nükleer enerji ve HES projelerinin yüksek maliyetler içerdiğini belirten Zorlu Enerji Genel Müdür Yardımcısı Sinan Ak da, bu projeler içerisinde, özellikle nükleer enerji ve santrallerinin bakım ve işletme maliyetlerinin yüksek olduğunu söylüyor.
İşletme maliyeti açısından tüm santral türlerinin en azdan en yüksek maliyete göre sıralamasını; HES, RES, kömür ve doğalgaz yakıtlı termik santraller şeklinde yapan Ebru Dildar Edin, aynı sıralamayı yatırım maliyetleri açısından ise doğalgaz, kömür, HES ve RES projeleri olarak yapıyor. İşletme maliyetleri yüksek olan termik santrallerde maliyeti artıran en önemli unsurun hammadde (yakıt) maliyetleri olduğunu vurgulayan Edin, katkı payı yüksek olan HES'lerin de termik santraller kadar maliyetli hale gelebildiğini ve riski azaltmak için, yüksek maliyetli projelerde daha çok sermaye talep ettiklerini ifade ediyor.
Kullanılan krediler
Avrupa Yatırım Bankası’ndan alınan 70 milyon avro’luk ‘Çevre Kirliliğini Önleme Kredisi’ ile hava, su ve toprak kirliliğini önleyen, doğal gaz dağıtımı gibi temiz yakıt kullanımını destekleyen yatırımları finanse ettiklerini belirten Funda Gürel, “TSKB, Alman KfW kuruluşundan aldığı Çevre Kredisi ile sanayide atık su arıtma tesisleri yatırımlarını desteklerken, Dünya Bankası’ndan sağladığı Yenilenebilir Enerji Kredisi kapsamında da ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini artırmak amacıyla, özel sektör kuruluşları tarafından gerçekleştirilen nitelikli projeleri finanse ediyor” diyor.
Diğer yandan Fransız Kalkınma Ajansı ile çevre yatırımlarının finansmanında kullanılması için 50 milyon avro’luk kredi sözleşmesi imzaladıklarını da vurgulayan Gürel; Mayıs 2008’de Avrupa Yatırım Bankası ile imzaladıkları 150 milyon avro’luk kredi ile özellikle çevre ve enerji sektörlerindeki küçük ve orta ölçekli yatırımların finansmanını sağlayacaklarını belirtiyor.
Proje finansmanı
Bankaların enerji proje finansmanlarının yapılandırılmasında; anahtar teslimi mühendislik, inşaat sözleşmeleri, inşaat döneminde alınacak bakım, onarım, işletme anlaşmaları ile uzun vadeli satış sözleşmeleri ve yakıt temin anlaşmalarını baz aldığını belirten Garanti Bankası Proje ve Satınalım Finansmanı Birimi Koordinatörü Ebru Dildar Edin, yatırımcılardan beklenen diğer unsurların ise santral türüne göre değişiklik gösterebildiğini vurguluyor.
Hem yatırımcılar, hem de bankalar için önem taşıyan inşaat dönemindeki risklerin minimize edilmesinin, bankalar tarafından, alanında tecrübeli firmalarca gerçekleştirilecek, kabul edilebilir nitelikteki, anahtar teslim EPC (Engineering, Procurement and Construction) kontratlarla sağlanabildiğini belirten Edin, “Bu sayede yatırım dönemi boyunca karşılaşılabilecek yatırım maliyet artışları ve olası gecikmelerden sakınılıp, kontratlarla projenin tamamlanması garantiye alınmış oluyor” diyor. Yatırımcılar tarafından proje bedelinin asgari yüzde 20-25’i oranında öz kaynak sağlanmasının gerektiğini de vurgulayan Edin, projeler için alınması gereken lisans, izin ve resmi belgelerin tamamlanmasının ardından finansman arayışına çıkmayı tercih ettiklerini de sözlerine ekliyor.
Dünya Bankası’ndan 200 milyon dolar kredi
TSKB tarafından finansmanı sağlanan çevre yatırımları arasında; Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi'nin atık su yatırımı, İçdaş'ın Çanakkale tesislerinin çevre yatırımları, Çanakkale Liman İşletmesi'nin gemi yakıt atıklarının bertarafı, Alışan Den Hartog tarafından yapılan kimyasal atıkların bertarafı, Ankara'da ITC tarafından yürütülen katı atık yönetimi ve katı atıktan enerji üretimi ve MB Şeker'in Kayseri'de kurduğu şeker tesisinin atık su yatırımı projeleri yer alıyor.
TSKB Kurumsal Pazarlama Müdürü Funda Gürel, yenilenebilir enerji kredileri ile ilgili de şu bilgileri aktarıyor; “52 Hidroelektrik Enerji Santrali (HES), 2 Rüzgâr Enerjisi Santrali, 2 Jeotermal Enerji Santrali projesinin finansmanı tamamlanmış ya da hâlâ devam ediyor. TSKB, bu rakamlarla Türkiye’de çevre ve yenilenebilir enerji alanında sayıca en fazla projeye imza atmış banka durumunda. Dünya Bankası, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak elektrik üretecek projelerin finansmanı için Türkiye’ye 200 milyon ABD Doları tutarında kredi açtı. Bu tutarın 150 milyon dolarlık bölümü TSKB tarafından kullandırılıyor. Yenilenebilir enerji kredisinden yararlanacak firmaların, özel sektör kuruluşu olmaları ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak elektrik üretmeye yönelik yatırım gerçekleştirmeleri gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynağı tanımına, su, rüzgâr, jeotermal, güneş, biokütle, gelgit gibi kaynaklar giriyor.
Projenin asgari olarak yüzde 25’inin öz kaynakla finanse edilmesi şartı var. Dünya Bankası kaynağını, gerek kredi, gerek finansal kiralama olarak kullanma olanağı bulunuyor. TSKB, Bares A.Ş. tarafından Balıkesir'in Bandırma ilçesinde kurulan Bandırma Rüzgâr Enerjisi Santrali'nin yapımı için 26 milyon ABD Doları fon kullandırdı. Tektuğ Elektrik Üretim A.Ş.'nin Adıyaman'ın Karanlık Dere'sinde inşa edeceği Erkenek ve Kahramanmaraş'ın Keşiş Çayı üzerinde inşa edeceği Andırın HES projelerinde, yüzde 50 oranında pay ile yer aldı. Krediyle finanse edilecek barajlardan Erkenek HES (12 MW) projesinin 2008 yılında, Andırın HES (42 MW) projesinin ise 2010 yılında hizmete girmesi öngörülüyor. Enerji santrali olarak, Aydın Germencik'te 47 megavat kapasiteli Gürmat Jeotermal Projesi, Denizli'de 6 megavat kapasiteli Bereket Jeotermal Projesi, Çeşme'de 23 megavat kapasiteli Mazı 3 Rüzgâr Enerjisi Projesi yapıldı”.
Finansman desteği
Garanti Bankası Proje ve Satınalım Finansmanı Birimi Koordinatörü Ebru Dildar Edin, finansman desteği sağladıkları projelerle ilgili şu bilgileri paylaşıyor; “Son iki yılda, toplam yatırım tutarı yaklaşık 2 milyar dolar olan 1.850 MW kurulu gücündeki elektrik üretim projesine, 1 milyar dolar tutarında finansman desteği sağladık.
Belli başlı projeleri ise şöyle sıralayabiliriz: 1,4 milyar dolar yatırım tutarı ile Türkiye’nin özel sektöre ait en büyük kömür yakıtlı termik santral projesi, 510 MW kurulu gücündeki Türkiye’nin özel sektör tarafından gerçekleştirilen en büyük kurulu güce sahip HES projesi ve bunların yanı sıra İzmir Bergama RES, İntepe RES, Mare Manastır RES, Burgaz RES, Sayalar RES, Kocadağ RES, Lamas HES, Çakırlar HES, Çakıt HES gibi pek çok HES ve RES projeleri.”
Activeline Dergisi'nin 100.sayında yayınlanan haberim.
Activeline Dergisi'nin 100.sayında yayınlanan haberim.
Etiketler: Dergilerde yayınlanan haberlerim
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa